Capacity Alışveriş Merkezi mağaza ve marka portföyü ile dikkat çektiği kadar, iki ayda bir yayınlanan dergisi ile de ziyaretçilerini mest ediyor. Öyle ki, bu dergiye özel olarak abonelik sistemi ile kavuşan, 'dedicated' üyeleri bile var!
Sevgili Özlem Apaydın, on parmağında on bin marifet insan bana bu dergi için konuk yazarlık teklifinde bulunduğunda çok sevinmem o yüzdendir:)
Özlem'i tanımak için yazıyor olduğu chics on speed, listografi ve müzik defteri sayfalarını çoktan incelediğinizi hatta üyesi olduğunuzu umuyorum!
Yazımda, 2010 güz sezonundan beri kafaları kurcalayan tek renk ve ton-sur-ton trendini kaleme aldım. Bu stilin neden'i ve nasıl'ı için buradan buyrun:
Bu sezon, sezonluk değil zamansız bir trend bizi karşılıyor. Yapmanız gereken tek şey, içinizdeki kadının rengini seçmek. Bir tuval gibi bu rengi gölgeleyin, tonlayın, yumuşatın ya da ortaya çıkarın. Çünkü tüm yaratıcılık detaylarda gizli.
Söz konusu moda ve tasarımsa, belli bir kurala veya otoriteye bağlı
kalmak pek tabi kocaman bir yanlış.
Stil danışmanları, o çok sevdiğimiz modaevleri, bizleri bir yandan
özgürleştirirken bir yandan da tutsak ediyorlar adeta.
Ama bazı kurallar var ki, başucu öğretisi olabilecek cinsten.
Diğer yandan global ekonomik kriz dolaplarımıza girdi gireli, moral
bulmak için renklerle dolduk taştık adeta. Yetmedi insan vücudunun
boyutlarıyla, kıvrım ve sınırlarıyla oynadık, drapelerde, karpuz
kollarda kendimizi bulduk. Savaşçı asker olduk, savaşma seviş diyen
çiçek çocuk olduk, dantelli ekrulara, fırfırlı pudralara bandık
çıktık.
'Şimdi, sakinleşme zamanı' diye fısıldıyor moda dünyası.
Ton-sur-ton, sadece saçlardaki renk ve gölge geçişlerinden ve sade
makyajdan ibaret değil, başlı başına bir yaşam tarzı.
Özgür kalıpları tek renge sığdırmayı başaran Donna Karan, grilerin en
havalısı Calvin Klein ve minimalizmin yaratıcısı dediğimiz Jil Sander,
bu tek renk giyim ve ton-sur-ton trendine şüphesiz dünden razı.
Peki ya Milano'nun renkli Prada'sına, kaleidoskopik Emilio Pucci'ye,
ihtişam kraliçesi Chanel'e neler oluyor?
Evet, her yerde bir düzlük, pürüzsüzlük hakim.
Artık kısa cümleler kurma vakti.
İşte bu işin neden'i ve nasıl'ı:
Vücut tipinize, iş ve yaşam koşullarınıza uygun, kendinizi içinde
rahat hissettiğiniz kalıpları deneyin.
Kolay kırışmayan dokuda bir ürün bulduysanız, birkaç renginden edinin.
Ton-sur-ton giydiğinizde, topuklu ayakkabı giymeseniz bile daha uzun,
daha fit ve daha ince görüneceksiniz. Çünkü bedeniniz ve ölçüleriniz
bölünmemiş şekilde, bir bütün olarak duracaktır. Korselerle,
topuklularla işkenceye son!
Ton-sur-ton, sadelik, temizlik ve göz yormayan bir şıklık vaat eder.
Gün boyu ihtiyacınız olan da bu değil mi? Kısacası, günün her saatinde
ve her ortama uyum sağlarsınız.
Önce ofis, sonra açılış, sonra da iş yemeği ve sinema mı? Yanınıza
aldığınız kırmızı bir rujla veya leoparlı bir çift eldivenle, tek renk
kostümünüzü gün içinde güncelleyip kolayca renklendirebilirsiniz. Tek
renk giyinmediğinizde bu rötuşlar bu kadar kolay olmayacaktır.
Tek renk mi? İşte size bu senenin bir başka trendine uymak için harika
bir bahane. Gidin ve karamel rengi veya devetüyü tonlarında bir palto
alın. Siyah ve tramlarını giydiğinizde, beyaz ve ekru ile yaptığınız
kombinlerde veya karamel-taba geçişlerde harika bir tamamlayıcı.
Tek renk giyindiğinizde, baskı ve dokularla oynamanız daha keyifli olacaktır.
Kobalt mavisi renkte süet bir motorcu ceketi ile koyu mavi bir deri
pantolon. Veya kırmızı, kaşmir bir midi etekle bordo renkte kadife bir
blazer. Deneyin.
Moda ve tasarıma dair katı kuralların yıkıldığı bir dönemdeyiz.
Siyah ve lacivertin birarada giyilmeyeceği kuralı yıkıldı. Tıpkı
kırmızı ve fuşya gibi.
Tek renk veya ton-sur-ton giyinmek için daha iyi bir dönem olamaz.
Birbirine yakın renk veya tek ton giyinmek; makyajınızda, ojenizde,
saç renginizde, takılarınızda sizi fazlasıyla özgür ve deneysel kılar.
Simsiyah bir kombin, gelişigüzel topuz yapılmış saçlar ve haki
tonlarında bir far içinizdeki cool, sportif ve maskülen kadının altını
çizecektir. Simsiyah bir kombini Fransız manikürlü eller, bordo bir
ruj ve fönlü saçlarla buluşturduğunuzda ise siyahı yumuşatmış,
içinizdeki feminen tarafı ortaya çıkarmış olursunuz.
Ton-sur-ton veya tek renk giyindiğinizde, kıyafetiniz değil, siz konuşursunuz.
Tüm bu sadelik içinde dikkat çeken vücut hatlarınıza, kıvrımlarınıza,
duruşunuza, yürüyüşünüze, hatta parfümünüze bile daha çok yer açtınız.
Kıyafetinizin sizden rol çalmasını önlemek işte bu kadar basit.
Kışın puslu, gri havasına değilse de gizemli yanına uyum sağlayın.
Bırakın, satır aralarını başkaları doldursun.
NOT: Yazıyı hatta derginin 2010 Kasım Aralık sayısını PDF formatında buradan görüntüleyebilirsiniz.